"Dünyada Türkiye'de olduğundan daha ünlü" denen Sinema-TV oyuncusu ve yazar Engin Akyürek'in 5 kıta ve 45 ülkeden hayranlarıyla görüştüm. "Alt-kültür" diye çokça küçümsenen "hayranlık" olgusunun, Akyürek örneğinde olduğu gibi, Türkiye hakkındaki ön yargıları yıkabildiğini, kültürel etkileşimi artırdığını ve dahası hayır etkinlikleriyle uluslararası dayanışmayı güçlendirdiğini gösteriyor.
Hayranlık "çok beğenmek, tutkuyla bağlanmak" anlamına geliyor. Çoğunlukla popüler kültürle ilişkilendirilen olgu, "alt-kültür" denilerek "akılcı olmamak"la bir tutuluyor. Belirli bir kültür seviyesi tasavvur ediliyor ve hayranlık, o kültür seviyesinin çokça altına veya daha insaflı olarak "ideal-kültür-dışı"na sürülüyor.
"Dünyada Türkiye'de olduğundan daha ünlü" denen Sinema-TV oyuncusu ve yazar Engin Akyürek'in çok farklı kıta ve ülkelerden hayranlarına İngilizce ve Fransızca çevrimiçi anketler, kabul edenlerle de video görüşmeler yoluyla ulaştım. Büyük bölümü açık uçlu olan anket sorularıma diledikleri uzunlukta yanıt verdiler. Ayrıca büyük bir nezaket göstererek kişisel fotoğraflarını ve video görüşme kayıtlarımızı yayınlamama izin verdiler. Sosyal medya üzerinden iletişime geçtiğim tekil hayranlar, soruşturmamı bir diğerine aktararak 5 kıta ve 45 ülkeden toplam 182 hayrana ulaşmamı sağladılar.
Anket veya video görüşmeyle ulaşılan hayranların ülkeler haritası
Çokça küçümsenen "hayranlık" olgusunun, Akyürek örneğinde olduğu gibi, Türkiye hakkındaki ön yargıları yıkabildiğini; Türk kültürünün, özellikle Türkçe öğrenimine merakı artırması yönüyle, uluslararası etkisini büyüttüğünü gördüm. Kalıp yargının tümüyle dışında, hiç de "eğitimsiz" veya "dış-alt-kültür" olmayan, o temiz kalpli ("ak-yürek") gerçek kişilerin düzenli hayır etkinlikleriyle uluslararası dayanışmayı güçlendirdiğine tanık oldum.
Akyürek hayranlarıyla yaptığım video görüşmelerden kimi kısa bölümler
“Evet, Engin Akyürek bence tipik bir Türk insanı. Onun sayesinde Türk tarihine, geleneklerine ve mutfağına ilgi duymaya başladım” diyor Kata Rohonyi. “Bu benim için büyük bir değişim” diye ekliyor Macaristan’dan 73 yaşındaki emekli kadın. Çünkü ona, ülkesindeki 150 yıllık Osmanlı hakimiyeti nedeniyle Türkler hakkında olumlu düşünmemesi öğretilmiş.
Lübnan’dan 57 yaşındaki eski Psikolog, yeni ev kadını Marlene Djabrayan’ın da Türkiye ve Türkler hakkında önyargıları varmış: “Ben Ermeni bir kadınım ve Engin’den önce tümüyle farklı bir insandım. Şimdi Türkiye’yle ilgili tamamen olumlu bir bakışım var. Siyasal ayrılıkları umursamıyorum. Çok iyi Türkçe öğrendim ve Türkçe şiirler okuyorum. Hatta birçok kez Türkiye’yi ziyaret ettim”.
Lübnan'dan Ermeni asıllı Marlene Djabrayan, 2014 yılındaki İstanbul ziyaretinde
Türkiye hakkında önceleri hiçbir fikri olmayan, Akyürek hayranlığı üzerinden ülkemizle tanışanların sayısı da bir hayli fazla. Fildişi Sahili’nden öğrenci Nadège Botti(23) “şimdi her şey değişti, Engin ile birlikte Türkiye’yi de takip ediyorum artık” diyor. Cezayirli Eczacılık öğrencisi Sara Abdellali(24) tanımadığı Türkiye’yi oyuncu sayesinde tanıyanlardan. Türk çayı ile başladığı kültürel hayranlık Türkçe öğrenme merakına evrilmiş. Küba’dan Muhasebeci Alina Cuervo(52) da oyuncuya hayran olduktan sonra “harika ülke Türkiye ile ilgili tüm haberleri” okumaya ve izlemeye başlamış.
Dominik Cumhuriyeti’nden Avukat Ingrid Eloisa Lavandier(60), Akyürek için “her Türk gibi değil” diyor ve devam ediyor: “Ama Türkiye ve Türkler hakkındaki bütün algılarımı değiştirdiği kesin. Öncesinde Türkiye’ye ilişkin referanslarım Batı’nın bize aktardıklarından ibaretti. Kendi kendime Türkçe öğreniyorum; Türk tarihi, gelenek ve görenekleri üzerine araştırmalar yapıyorum”. Ingrid, Marlene gibi birden fazla defa Türkiye’ye gelenlerden. Üstelik iki kez ve yaklaşık 9.500 kilometrelik yolu kat ederek: “Geldim ve Türk halkındaki iyiliğe kendim tanık olabildim. İyi ki gelmişim...”
Singapurlu Öğretmen Ismath-Yaseen(33) ise Akyürek sayesinde Türk mutfağını, Türkiye’deki doğal güzellikleri ve ona göre en önemlisi, Türk toplumunda aile kurumuna verilen değeri öğrendiğini belirtiyor. Meksika’dan Pedagog Carmen María Herrera Reyes(70), Türkiye’yi Engin Akyürek’ten sonra tanıyıp “benzersiz” olarak nitelediği Türk tarih ve kültürünü öğrenmeye merak salanlardan. Carmen, Akyürek’in doğum günü için evinde, yakın arkadaşlarını davet ettiği bir kutlama düzenlemiş. Evini Meksika ve Türkiye bayraklarıyla donatmış ve aynı kutlamada, tek kelime Türkçe bilmediği halde, Akyürek’in oynadığı dizilerin birinden öğrenip ezberlediği bir şarkıyı Türkçe söylemiş.
Meksika’dan Pedagog Reyes, Akyürek'in doğumgününde evini Türk ve Meksika bayraklarıyla donatmış.
Arjantin’den Betty Dabove (Emekli, 61) Akyürek’in kendisi için ne ifade ettiği soruma karşılık şu kelimeleri sıralıyor: “Gençlik, neşe, umut, yaşama arzusu ve aşk”. Tunus’tan Meriam Abdou (35) için “tek ve biricik”miş Engin Akyürek: “Onu görmek için 2 kez Türkiye’ye geldim ama göremedim. Görebilme umuduyla gelmeye devam edeceğim”. Peru’dan 36 yaşındaki Endüstri Mühendisi Katia Rojas “o benim bir dostum ve bir arkadaşım gibi, o yüzden onu hep destekleyeceğim” yorumunu yapıyor.
“O benim tüm dünyam; insanlara nezaketi, saygısı, zekâsı ve aile sevgisi onu hem bir kişi olarak hem de sanatçı olarak olağanüstü yapıyor” görüşünde Amerikalı Yönetici Asistanı Elizabeth Roche (61). Mısırlı Editör Safeya Amer (47), Akyürek’i “rüyalarımı gerçekleştirebilecek olağanüstü insan” olarak değerlendiriyor. Akyürek ABD’den Aida Lavandier (60) için “sayesinde daha çok arkadaşa sahip olunan, hayatın çok büyük bir parçası” iken, Danimarkalı Viliyana Savova(45) için ise “ en iyi ‘sanal’ dost, bir düş ve dünya gerçeklerinden kaçış yolu” niteliğinde.
Elizabeth Roche(61)-ABD-Yönetici Asistanı: "O benim tüm dünyam!"
“Birisinin hayranı olabileceğimi hiç düşünmemiştim. En beğendiğim fiziksel özellikleri gözleri ve gülüşü. Gözleriyle konuşuyor. Hayranlarıyla etkileşim biçimini seviyorum. Çok mütevazı ve çok tutkulu birisi” diye tanımlıyor onu, Kanada’dan emekli Doktor Josefina Liccioni. İspanya’dan 45 yaşındaki kamu yöneticisi Susi Martinez “karizmasından öte, medya ilgisinden uzak olma isteği”ni beğendiğini söylerken İtalya’dan 34 yaşında Arnavut asıllı Aşçı Arminda Cepa “kişisel mahremiyetine verdiği önemi ve her yerde görülmekten hoşlanmamasını seviyorum. Reklama ihtiyacı yok, yeteneğini çalışmalarıyla gösteriyor” yorumunu yapıyor.
İranlı 38 yaşındaki Yazılımcı Ghazal Samin ise yurtdışında büyük bir hayran kitlesine sahip oyuncu ve yazar Engin Akyürek’in görünürlük tercihi konusunda şunları ekliyor: “Onun muhteşem oyunculuk becerilerinden öte projelerinin dışında pek görünmemesi, sosyal medyayı ya da kendini tanıtmak için başka mecraları kullanmamasına büyük saygı duyuyorum. Kendini spot ışıkları dışında tutmayı, yaptığı işlerin kendisi yerine konuşmasını sağlayabiliyor. Bu tarz tavırları bugünlerde pek görmüyorsun”.
İran'dan Ghazal Samin ve Danimarka'dan Viliyana Savova
Danimarka’da, özel sektörde Tedarik Zinciri Müdürü olarak çalışan Viliyana Savova(45) “az görünen” Akyürek’i oynadığı karakterler üzerinden analiz ediyor: “Rolleri her zaman Türk toplumuna çok güçlü mesajlar taşıdı, değişim çağrısı yaptı, statükoya meydan okudu. Ama aynı zamanda güzel gelenekleri, kültürel hazineleri ve aile değerlerini koruyan rollerdi bunlar. Engin Akyürek sayesinde Türk halkının aslında ne kadar yetenekli, renkli, duygusal, duyarlı ve modern olduklarına şaşırdım”.
Soruşturmam sürerken Georgia Üniversitesi'nden (ABD) "Seçkin Prof. Dr." Carolina Acosta-Alzuru'ya (tam ünvanı "Distinguished Professor, PhD"nin Türkçe karşılığı kimi kaynaklarda "Ordinaryüs Profesör Doktor" olarak geçiyor) ulaştım. Güney Amerika'nın ‘telenovela’ dizi formatı, Türk dizileri; bunların kültür ve toplumla ilişkileri üzerine 20 yılı aşkın süredir çalışan Prof. Alzuru da araştırmaları sırasında Engin Akyürek fenomoniyle karşılaşanlardan. "Kendisi hakkında hiç konuşmayan bir oyuncuya; bu kadar farklı ülke, coğrafya, kültür ve inanıştan insanları bağlayanın ne olduğunu ve bunun yanı sıra hayranlar tarafından ona neden çok değişik anlamlar yüklenebildiği"ni sorduğumda şunları söylüyor:
"Hayranlığın bir parçası Akyürek'in kendisinden söz etmemesi. Orada bir 'bilinmeyen' var. Ve o 'bilinmeyen' hayran tarafından istenildiği gibi doldurulabiliyor. Engin Akyürek bir aktör olarak çok yetenekli. İyi bir aktör, bir karakterin gerçekliğiyle bağlantı kurar, o gerçekliği aktarır. Akyürek karakterin gerçekliğini aktarmada çok iyi. Sık röportaj vermez. Verdiği röportajları da ya yeni filmi veya yeni kitabı üzerinedir. Böylelikle hayranlar oynadığı karakteri veya tasavvur ettikleri her şeyi ona yansıtabiliyorlar. Engin diledikleri her şey olabiliyor".
Seçkin Prof. Dr. Carolina Acosta-Alzuru ile yaptığım kapsamlı video görüşmenin kısa bir bölümü
New York’ta yaşayan Program Analisti Aida Lavandier, Ingrid’in kız kardeşi. Farklı ülkelerde yaşamalarına rağmen birlikte “Engin Akyürek Republica Dominicana” adını verdikleri bir sosyal medya sayfasını yönetiyorlar. Sayfanın 20 binden çok takipçisine Engin Akyürek hakkındaki gelişmeleri aktarmak için günlerinin önemli bir bölümünü harcıyorlar. Aida işyerinde olsa bile öğle arası ve molalarını oyuncu hakkındaki haberleri takip etmek ve sayfada paylaşmak için değerlendiriyor.
Hırvatistan’dan Öğretmen Branka Cokljaz(59) ülkesindeki hayran sayfasını açan kişi. Sayfayı yürütmek için fotoğraf ve video biçimlendirmeyi öğrenmiş. Ayrıca Akyürek’in oynadığı dizilerin Hırvatça altyazılarını hazırlıyor. Kanada’dan İnsan Kaynakları Uzmanı Maribel Montero (45) 24 bin takipçili hayran sayfasını 2017’den beri yönetiyor ve istisnasız her gün paylaşım yapıyor. Fransa’dan Yönetici Asistanı Ruttee Faryal(53) tüm boş zamanlarını 35 bin aboneli “Engin Akyürek France Fans Club” sayfasını yönetmeye ayırdığını belirtiyor. Uruguay’dan Muhasebeci Adriana Ceccone(50), Porto Riko’dan Öğretmen DeeDee Cross (50) da yine ülkelerinde hayran sayfası kuran ve yürütenler arasında.
DeeDee Cross(50)-Porto Riko-Öğretmen
Arminda Cepa hem İtalya hem Arnavutluk hayran sayfalarının yöneticilerinden. Ne kadar zaman ayırdığını hesaplamamış, “son zamanlarda daha çok” diyor. Türk ve Arnavut geleneklerinin benzeştiğini söylüyor Arminda: “Yakın bir kültürde büyüdüm. Benim için tuhaf bir şey yok. Engin tipik bir Türk erkeği, doğal olarak Türkleri yansıtıyor”. Arminda, Akyürek ile şahsen tanışmış. 2019 yılı Nisan ayında kızlarını eşine emanet ederek İstanbul’a gelmiş: “Onunla tanışmak her şeyi başarabileceğime inanmamı sağladı. Ve bu, bana hayatımda yarım bıraktıklarımı geri alma cesareti verdi”.
İranlı Behrad Mohammadi (Bilgisayar Mühendisi, 37) tüm İranlılar tanısın diye Engin Akyürek ile ilgili her şeyi Farsçaya çevirmeye edeceğini belirtiyor. Arjantin’den María Cristina Adassus (Yazar, 70) oyuncunun Kafasına Göre dergisinde yayınlanan tüm öykülerini İspanyolcaya çevirmiş ve yeni öyküleri çıktıkça da çevirmeye devam ediyor.
Arminda Cepa hem İtalya hem Arnavutluk hayran sayfalarını yönetiyor.
Engin Akyürek hayranları arasında tanıştığım ilk kişi ve diğer ülkelerdeki hayranlarla bağlantı kurmamı sağlayan, yine İran’dan Jinekolog Mahta Mozaffari (35) Akyürek’in “Sessizlik” isimli öykü kitabını Farsçaya çevirmiş. İran Kültür Bakanlığı’ndan kitaba bandrol alabilmek için 2 ay uğraşması gerekmiş. “Birkaç küçük yeri sansüre uğradı” diyor Mahta “ama bunlar akışı çok fazla değiştiren kesintiler değil”miş.
Mahta sorularımı yanıtlarken dünyadaki Akyürek hayranlarının medyaya pek yansımayan bir etkinliğinden de haberdar olmamı sağlıyor. Uluslararası planda, oyuncuya doğum günü hediyesi olarak bağış yaptıkları kurumlardan iki tanesini sıralıyor: Bir Dileğim Var Derneği ve Darüşşafaka Cemiyeti.
Arminda da iki yıldır diğer İtalyan hayranlarla birlikte bağış kampanyaları düzenliyor. Şimdiye dek “Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği” (UCIM) ve UNICEF Türkiye için bağış toplamışlar.
İran’dan Jinekolog Mahta Mozaffari (35) Akyürek’in “Sessizlik” isimli öykü kitabını Farsçaya çevirmiş.
Endonezya’dan özel bir şirkette yönetici olarak çalışan Shantee Zadma (43) aynı zamanda Akyürek’in Endonezya Hayranları Topluluğu (EAIFC) lideri. Her yıl oyuncunun doğum gününde Endonezya’nın çeşitli bölgelerindeki çocuklar için Kanserle Mücadele Derneği, Otizmliler Okulu, yetimhaneler gibi kurumlara yönelik hayır etkinlikleri düzenlediklerini anlatıyor.
EAIFC'nin Endonezya'da düzenlediği bir hayırseverlik faaliyeti. Pankarttaki yazı: "Engin'in Çocukların Mutluluğuna Olan Sevgisini Paylaşıyoruz"
Brezilya’dan Cristina Cordeiro André de (Yönetici Asistanı, 45) ülkenin hayran kulübü olarak Engin Akyürek’in doğum gününde kan bağışı yaptıklarını aktarıyor. Pakistanlı Bilgi Teknolojileri Öğretmeni Sadaf Faraz (40) bağış kampanyalarına “küçük miktarlarla katılabildiği” için yakınırken Kuveyt’ten devlet memuru Abeer Ebrahim (35) “Allah onu korusun ve kem gözlerden sakınsın diye her yıl bağış yapıyorum” diyor.
Yine Endonezya’dan, kendisini “tam zamanlı anne ve iş kadını” olarak tanımlayan Siti Maulani Rachmi (28) bu yıl Akyürek adına toplayacakları bağışları ülkelerindeki Covid-19 ile mücadeleye yönelteceklerini ifade ediyor: “Elimizden geleni yapacağız. Ama sadece kimi standart hastane ekipmanları alabileceğimizi sanıyorum”.
Pakistanlı eski Sinema-TV oyuncusu, şimdi Lahore Beaconhouse National University'de Emekli Profesör (Professor Emeritus) ve akademik danışman olan Navid Shahzad, Akyürek hayranlığı soruşturmam sırasında tanıştığım bir diğer akademisyen. Shahzad ile, olağanüstü bir nezaketle bana gönderdiği, "Aslan's Roar: Turkish Television and The Rise of The Muslim Hero, Sang e Meel Publications, 2019, Lahore" (Aslan'ın Kükreyişi: Türk Televizyonu ve Müslüman Kahramanın Yükselişi) isimli kitabı üzerine uzun yazışmalar yaptım.
E. Prof. Navid Shahzad'ın Türk Televizyonu ve Müslüman Kahramanlar üzerine yazdığı "Aslan'ın Kükreyişi" kitabı
Prof. Shahzad kitabında Türk televizyon yapımlarının, Batılı film ve dizilerdeki Türkleri ve Müslümanları aşağılayan, İslamofobik nitelikteki stereotip karakterlere karşı güçlü bir alternatif oluşturduğunu vurguluyor. Hem sektörel yayılım hem de yapımların içerik analizleriyle desteklediği saptamalarında Engin Akyürek'e de geniş yer ayırmış Navid Shahzad. Akyürek'in şimdiye dek canlandırdığı karakterlerin, oyuncunun popülaritesinin yayılmasıyla birlikte "Gerçek Müslüman Kahraman" imgesine dünya ölçeğinde büyük katkı yaptığını belirtiyor.
Prof. Navid Shahzad da benim gibi, sosyal medya araçlarını kullanarak Engin Akyürek hayran gruplarıyla iletişime geçmiş. Deneyimini şöyle aktarıyor Shahzad: "Hayatımı dünya çapında genişleyen çevrelerde yaşamama olanak veren okuyucu ve dostlarım oldular. Onlar farklı kıtalar, diller ve inançlar arasından; iyileşmem ve yazmam için sürekli yanımda olan, canlı bir topluluk".